27 Aralık 2013 Cuma

                             BİR DOĞUM VE MISIR


           Mısır, hiç şüphesiz çağlar boyunca dünya medeniyetleri için önemli bir konumda yer almıştır. Medeniyet ve ilim cihetinde dünyanın en köklü memleketidir. İslâma dahilinden itibaren ise en önemli İslâm diyarlarından biri olmuştur...
         Yeryüzünde fen ilimlerinin, din ve siyaset ilimlerinin doruk noktaya ulaştığı bir yerdir Mısır.  Tarih boyunca Firavunî yönetimlere baş kaldıran ve bu özelliği ile insanlığa örnek teşkil eden, yol gösteren bir yıldızdır. Bugün yeniden dirilişine şahitlik ettiğimiz Osmanlı ruhunun, aziz bir civanmert oğludur. Kardeşliğimiz asırlar öncesine dayanır bu güzide şehrin halkıyla ve Allahın izniyle (her ne kadar istemeyenlerde olsa) ebede kadar devam edecektir. 
       Geride bıraktığımız yüzyıl boyunca, İslâmın hakim olduğu  heryeri bölmek ve parçalamak amacıyla çalışan kanlı eller maalesef bu güzide ülkeyi bizden uzaklaştırdı. Ne hazindir ki, aramızdan "Mısır'dan bize ne" diyen insanlar bile çıktı. Bir zamanlar piyonlarının yönettiği topraklarda, devrimci İslâm gençlerinin çabaları, halkın ve Hakkın desteği ile Mü'min bir lider çıkmasını hazmedemeyen batı, hile ve desiseler ile yeni senaryolar uygulamaya başladı. Gittiği heryere zulüm ve yıkım götüren ve bunun adına demokrasi diyen batı, bu kez gerçek demokrasiyi hazmededi.
      Askeri bir darbe sonucu, halk tarafından seçilmiş birisi iktidardan alındı ve yönetim askeri vesayet altına girdi. Böylece batı ülkeleri birkez daha Mü'minlerin ilerlemesinin önüne set çekmiş oldu. Fakat bu set bizi durduramadı, Müslümanlar Adeviyye meydanından haykırdıkça, dünyanın dörtbir yanından yankılandı sesleri. Bu dönem bir kez daha gösterdiki Müslümanlar birlik oldukça diri oluyor, diri oldukça ölü ruhları diriltiyorlar. 
       Şimdi Mısır belki çalkantılı bir dönem geçiriyor ama bizce bu bir doğum sancısından başka birşey değildir. Hem öyle bir doğum sancısı ki tün dünya müslümanlarının birleşeceği kutsal bir günün doğumu.Kardeşlik ruhumuzun doğum günü kutlu olsun...
                                                                                                  Cüneyt Çolak

21 Eylül 2013 Cumartesi

<IFRAME height="600" width="800" frameborder="0" scrolling="no"
src="http://www.flatcast.info/de/Player.aspx?sid=282"> </IFRAME>

14 Eylül 2013 Cumartesi

RADYO RUFAİERİ YAYINDA
http://www.flatcast.net/VideoProducer.aspx?pk=1400318

1 Ağustos 2013 Perşembe

MISIR'DA YAŞANANLAR

Demokrasi, dünyanın her yerinde ve tüm dillerde aynı anlama gelir. Gelişmiş ülkelerin kendilerine vazife olarak gördükleri bir eylem de, sömürgeleştirdikleri yerlere "demokrasi" götürmektir.
Fakat bu "demokrasi" istedikleri gibi yürümez ise anında maşalarını, kuklalarını devreye sokar ya da bizatihi kendi ordusu ile bu işi bitirir (örneğin abd - ırak ilişkisi).

Müslüman ülkelerde görülen geri kalmışlık, bağnazlık yüz yıldır en çok konuşulan konulardan biridir, bununla birlikte İslam yenileyici ve selamete erdirici bir din olarak bilinmektedir. O zaman şu soru hemen akla gelir (muhtemelen sizde aynı şeyi bir çok kez sormuşsunuzdur); Madem İslam dini yenilikçi bir dindir o halde neden müslümanlar hep ezilen ve geride kalan olmuşlardır. Bunun başlıca sebeplerinden biriside bu ülkelerin şu anda bulundukları sömürge durumudur. Mısır bunun en acı örneğidir, çünkü Mısır son 100 yılını sürekli darbeler ve dönüşümler ile geçirdi. İslamın en büyük mektep ülkesi olmasına reğmen içinde yaşadığı kavgalar ve savaşlar neticesinde ileriye gidemedi. Mısır'da ilim tarihi 5000 yıl öncesine kadar dayanır, dünyanın yuvarlak olduğu, ilk defa Mısır'lı bilginler tarafından ortaya atılmıştır. Dünyada en çok yazılı eser bulunan ülkelerin başındadır. Bütün bunlara rağmen halk eğitim konusunda oldukça sığ durumda. Eğer kendi haline bırakılacak olursa hiç kuşkusuz Mısır çok büyük bir atılım yapacak kapasitededir. Bugün kan ve gözyaşı olan Mısır çok yakın zamana kadar toparlanacak ve büyük idealler devleti olacaktır. Bunun için ilkönce yabancı ülkelerin elini üzrerinden atması ve tekrar demokratik yapıya bürünmesi gerekli. Sandıktan oyların yarısını alarak çıkmış bir Cumhurbaşkanını sırf askeri vesayet istemiyor diye alaşağı etmek, siyaset ahlakına ne kadar uyar bilmem ama Mısır'ın büyük geçmişine yakışmadı. En erken zamanda seçim ile bu büyük ayıbın telafi edileceğine inanıyorum. 
 Bu günden sonra Mısır'ı daha çok imtihanlar bekliyor ve ben Mısır'ın bu imtihanlardan yüzakıyla çıkacağına inanıyorum...

                                                                Cüneyt Çolak

13 Ocak 2013 Pazar

                    SÜSLÜ CAMİLER/ SUÇLU CAMİLER 

Düşünün ki iki caminin tam ortasında bir muhittesiniz.  Birisi oldukça gösterişli, süslü,çinilerle ve rengarenk pencerelerle döşenmiş ama cemaati Cum'a ve Bayram namazları dışında ancak birkaç saf ya doluyor yada dolmuyor. Diğeri ise oldukça sade, gösterişten ve şatafattan tamamen uzak, fakat cemaati (özellikle gençler) camiyi sabah namazi da dahil her vakit tıka basa dolduruyor. Acaba hangi camide namaz kılarken daha coşkun bir huşu içinde olursunuz?
               Hayır işlemek amacıyla bir Cami yapmak isterseniz acaba ne kadar bir maliyet gerekir ? Şüphesiz büyük bir maliyet gerekecektir ve bununda en önemli payını caminin içini dışını süslemek alacaktır. Cami yaptırma dernekleri, birbirleriyle "en süslü camiyi yaptırma" yarışında olmak yerine, "en fazla genç cemaati namaz kılmaya yönlendirmek" için yarışsalar daha iyi olurdu şüphesiz.
               Sokakta kulağında küpe, ağzında sakız, elinde sigara ile dolaşan her gence tuu deyip tükürmek ve o geçlere çeşitli ithamlarda bulunmak yerine, onları camilere çekmek ve bilinçlendirmek en önemli vazifesidir Mü'minlerin. Nasıl oluyorda bir Mü'min anne ve babanın Mü'min olması gereken oğlu, ecnebilere özenmekte ve her işini ecnebilere yakıştırmaya çalışmaktadır. Suçlu, camiye namaz vakitlerinden bir dakika olsun  erken gelip, sohbet ve vaaz'u nasihatta bulunmak yerine sadece namaz kıldırıp, cemaatten önce evinin  yolunu tutan imamlardır... 
             Gençlerimizin bitmeyen ve hergün tazelenen enerjilerini din yolunnda, hayır işlerinde kullanacak ve onları iyiliğe, güzelliğe teşvik edecek gerçek "İMAM" lara ve onların namaz kıldırmak için dahi yer bulmakta zorlanacağı kadar coşkun, ihlaslı cemaatlerin doldurduğu gerçek "CAMİ"lere ihtiyacımız vardır. Bilinçli ve şuurlu cemaatlerle dolmadığı müddetçe camilerin ve namazgâhların sayısının artması bir marifet olmayacaktır. Burada asıl anlatmak istediğimiz  cemaatin çokluğu değildir, ihlaslı cemaatin  doldurduğu camilerin sayısının çok olması temennisidir.
              Sözümüzün hülasası, gençlerimizin camiler yerine cafeleri, barları, zaman öldüren mekânları doldurmalarının önüne, onları dışlamak, suçlamak ile değil, camilerde daha bilinçli cemaatler kurmak ile geçilebilir. "  camilerin süsü genç cemaatlerdir, genç cemaati olmayan camiler ise parası toprağa gömülmüş yapılardır"...

8 Ocak 2013 Salı

                                        İKRA

                      İslâm dini diğer dinlerden daha yeni ve ileride iken, Müslümanların çağdışı, gerici diye adlandırılması sebebi sizce nedir?
Bir din düşünün; ilk emri "oku" olan, "hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyen, "ilim Çin'de bile olsa gidip onu alınız" diyen bir Peygamberin dini...
Hal böyleyken teknolojinin zirvede olduğu, ilericiliğin ve medeniyetin teknoloji ile ölçüldüğü günümüzde neden Müslümanlar geride kalmış, teknolojide neden hep gayrimüslimlere muhtaç olmuştur acaba?  yukarıdaki kriterlere göre dünyanın en gelişmiş devletleri Müslüman devletler olmalı iken maalesef bugün böyle değildir. Acaba bunun sebebi Müslümanların İslam'dan kopmaları, emir ve yasakları hafife almaları, tembelliğe ve hazır tüketime alıştırılmış olması olabilir mi?

Kurtuluş ve yükselme reçetemiz, biricik kitabımız   Kur'an'dadır. O ipe sımsıkı sarılıp ilmi, bilgiyi ve teknolojiyi (kendimizi bunlara esir etmeden) İslam'a kazandırmak, bir Mü'min olarak üzerimize vazife olmalıdır. Kâinat kitabını, insan kitabını Allah'ın kitabının ışığında okumak ve kavramak ta yine bir Mü'min için en önemli vazifedir.
Çare tek, ama biraz ter isteyen, meşakkatli bir çare. Henüz her şey bitmedi, Mü'minleri bekleyen nice buluşlar oturduğumuz minderin altında...
Şimdi kalkma zamanı


Cüneyt Çolak